Internet sozlugu 1.1 by MysabSoft

A-B-C-D-E.....Z ye kadar aradiginiz tum net sozleri...

I--M harfine kadar tikla

N--Z harfine kadar tikla

NCSA     :< /font>

Mosaic web tarayıcısının yaratıldığı akademik bir kuruluş olan National Center for Supercomputer Applications'un kısaltılmışıdır.

Netscape    :

Netscape firmasının bir ürünü olan Netsace Navigator NCSA tarafından geliştirilen Mosaic'in temelleri üzerine kurulmuştur. Şu günlerde 32 Bit sürümündeki Java eklemesiyle ve her sürümünde gelen yeniliklerle en çok aranan Web tarayıcısı durumuna gelmiştir.

Mosaic'in asık yaratıcısı olan Mark Andreessen NCSA firması tarafından kiralanarak Netscape'i yarattı. Firma ismini Netscape Communications Co. olarak değiştirip halka açıldı ve her biri milyarder oldu. Firma aynı zamanda Web sunucusu olmak isteyenler için de yazılım pazarlıyor. NCSA'ya bağlanıp Netscape'in son sürümünü edinmek için http://home.netscape.com/ adresine bağlanın.

Perl   :

Unix altında CGI programlarına alternatif olarak çıkan güçlü bir programlama dilidir.

POP (Post Office Protocol) :

Herhangi bir SLIP, PPP bağlantı sağladığınızda genellikle bir POP hesabınız olur. Bu hesap postanızı atmak için e-mail programınızı kullanmanızı sağlar. Kısaltmanın diğer bir açılımı ise Point of Presence'dir

port address     :

TCP/IP tabanlı uygulamalar hattın diğer ucundaki bilgisayarla konuşmak için belirli bir port adresi kullanırlar. Port adresi, içinde verilerin nereden alınıp nereye verileceğini kesin olarak saptayan bir mekanizma barındırır.

PPP (Point to Point Protocol)   :

Modem aracılığıyla seri bağlantılar gerçekleştirmede kullanılan yeni bir protokoldür. SLIP protokolüne göre hata düzeltme ve sıkıştırma özellikleri daha gelişmiş olduğundan bu protokolden %5-10 daha hızlıdır. Çoğu Web tarayıcısı PPP veya SLIP bağlantısı istemektedir.

protocol    :

Protokol, iki bilgisayarın birbirlerine veri yollarken izledikleri biçim, veri aktarma formudur. Protokoller bilgisayara alt düzey kodlar yollayarak iki makine arasındaki iletişimi sağlar.

Ram   :

SDRAM’in ortaya çıkıp tozu dumana katmasının ardından ortalık sakinleşmeye başladı gibi. Kendi kendimize, “Acaba gelecek büyük RAM dalgası ne?” diye sormaya başladık bile. Sanırım teknolojinin ultra hızlarda gelişmesine alıştık, bunu artık eskisi kadar yadırgamıyor ve anında sırada neyin olduğunu merak etmeye başlıyoruz. Teknoloji ve insan etkileşimi dedikleri şeyin bir yansıması da bu olsa gerek. Neyse, biz en iyisi, adaptasyon süreci üzerinde silikon çiplerin etkisini sorgulamayı bir kenara bırakalım ve gelin bu ay hangi sorulara cevap aramışız hep birlikte ona bakalım.

DRAM, Dynamic Random Access Memory (Dynamic RAM–Dinamik Rasgele Erişimli Hafıza) için bir kısaltmadır. (“Rasgele Erişim” ifadesi, bilgisayarın işlemcisinin, hafızanın ya da verinin tutulduğu bölgenin herhangi bir noktasına –direkt olarak– erişebileceğini belirtmek için kullanılır. IBM bir ara “random access” yerine “direct access” [doğrudan erişim] ifadesini kullanmayı tercih ediyordu.) Bu tür hafızalar veriyi tutabilmek için sabit bir elektrik akımına ihtiyaç duyarlar, bu yüzden depolama hücrelerinin her saniyede yüzlerce kez (ya da her birkaç milisaniyede bir) tazelenmesi –yani elektronik yüklerle yeniden yüklenmesi– gerekir. DRAM’in doğasındaki “dinamiklik” işte buradan gelmektedir. DRAM, her bit’i, bir kondansatör ve bir transistörden oluşan bir depolama hücresinde tutar. Kondansatörler, depolamış oldukları elektriksel yükü çok çabuk kaybetme eğilimindedirler. Bu da elektronik tazeleme ihtiyacını doğurur.

SRAM (Static RAM), DRAM’den daha hızlı ve daha güvenilir olan (ama onun kadar yaygın olmayan) bir hafıza çeşididir. SRAM’lere statik denmesinin sebebi, DRAM’lerin ihtiyaç duyduğu tazeleme operasyonuna ihtiyaç duymamalarıdır; çünkü elektronik yükü orijinal konumunda tutan bir depolama hücresi esasına (ki bu DRAM’in yöntemidir) dayanmayıp, akımın belli bir yönde sürekli taşınması prensibini esas alarak çalışırlar. SRAM’ler –genellikle– sadece ön hafıza (cache) olarak kullanılır. Bunun altında iki temel sebep yatar. SRAM’lerin üretim maliyetlerinin DRAM’lerinkine oranla çok daha yüksek olması birinci sebebi teşkil eder. İkinci temel sebep olarak ise SRAM’lerin DRAM’lerden çok daha hızlı olması gelir. DRAM’ler minimum 60 nanosaniyelik erişim sürelerini (access time) destekler; bu süre SRAM’ler söz konusu olduğunda ise 10 nanosaniyeye kadar düşer (1 nanosaniye = 1 saniyenin milyarda biri). Ayrıca SRAM birbirini izleyen iki erişim arasında duraklama ihtiyacını hissetmezken DRAM’in iki ardışık erişimi arasında bir bekleme süresi vardır. Bu yüzden SRAM’in devir süresi (cycle time) de DRAM’in devir süresine nazaran çok daha kısadır.

EDO RAM (Extended Data Out[put] RAM) temel olarak bir DRAM çeşidi olmakla birlikte standart DRAM’den daha hızlıdır. EDO RAM’den bazı kaynaklarda EDO DRAM (Extended Data Out[put] Dynamic Random Access Memory) olarak da söz edilmektedir. EDO RAM (ya da EDO DRAM), bir seferde sadece bir veri bloğuna erişebilen standart DRAM’den farklı olarak, bir hafıza (ya da veri) bloğunu işlemciye gönderdiği sırada bir sonraki veri bloğuna erişme işlemini de başlatabilmektedir. Bu da onun standart DRAM’den yüzde 10 veya 15 daha hızlı olmasının yolunu açar. Çünkü, yukarıda standart DRAM’i anlatırken sözünü ettiğimiz “ardışık iki erişim arasındaki bekleme süresi”nin hız üzerindeki olumsuz etkileri, RAM’in CPU’ya veri gönderirken aynı anda bir sonraki veri bloğuna da erişme teşebbüsüne başlaması ile azalmakta ve veri aktarım performansı doğal olarak yükselmektedir. Yani EDO RAM sayesinde veri transferinin senkronizasyonu işlemi, sıradan RAM’lerle yaşanan duruma göre daha süratli ve daha kolay yürütülebilmektedir. Bunun neticesinde EDO RAM’lerin erişim süresi 50 nanosaniyeye kadar düşebilmektedir. EDO RAM hem SIMM hem de DIMM modüllerde kullanılabilir. Standart DRAM ise –genellikle– sadece SIMM modüllere sahip olan PC’lerde bulunmaktadır. Bir ya da iki yıl evveline kadar üst seviye PC sistemlerinin RAM seçimi EDO idi. Ama önce Pentium MMX sonra da Pentium II çağının başlangıcı ile EDO gelişmiş sistemlerin yüksek hafıza performansı taleplerine cevap veremez oldu.

Yeni bir DRAM türü olan SDRAM (Synchronous DRAM–senkronize DRAM), geleneksel hafıza çeşitlerinin sunduğu hızlardan çok daha yüksek saat hızlarını (100 MHz’yi, hatta daha da üstünü) desteklemektedir. SDRAM, sistem veriyolu ile aynı frekansta çalışır ve CPU’dan talep geldiği zaman otomatik olarak senkronizasyonu sağlar. (Sistem veriyolu [system bus], işlemciyi ana hafızaya bağlayan veriyoludur. Bazı kaynaklarda kendisinden işlemci veriyolu [CPU bus] veya kontrol veriyolu [control bus] olarak da söz edilmektedir.) SDRAM ile sistem saati arasında tesis edilen bu senkronizasyon sayesinde, veri erişimi ve tazeleme sırasında, CPU’nun boş boş oturup hafızanın kendisine yetişmesini beklemek zorunda kalması sonucunda oluşan zaman kayıpları minimuma düşürülmektedir. SDRAM teknolojisinin CPU ile hafıza arasında daha verimli bir iletişime imkân veren bu mimarisi, SDRAM’i EDO RAM’den daha hızlı bir hafıza türü haline getirmiştir.

SDRAM, hafızayı iki ya da daha fazla dahili hafıza dizisine ayırır; bu işlemin amacı dizilerden birine bir erişim olduğu anda sıradaki dizinin erişim için hazırlanmasını sağlamaktır (buna “burst mode” metodunun bir varyasyonu gözüyle bakmak mümkündür aslında). SDRAM’in veriyi ilk olarak okuduğu sırada ulaştığı rasgele erişim hızı EDO RAM’in erişim hızı ile aynıdır; ama sıra müteakip karakterlerin ya da hücrelerin okunmasına geldiğinde SDRAM, EDO RAM’e 5-6 tur bindirmekte ve 10 nanosaniyelik erişim süreleri sunabilmektedir (daha net olmak gerekirse, bu erişim süresinin –yaklaşık olarak– 7 ns ile 12 ns arasında değiştiğini söyleyebiliriz). Veriye 10’ar nanosaniyelik aralıklarla erişilebilmesi demek, çevrim (ya da devir) süresinin 10 nanosaniye olması demektir. Yani her 10 ns’de 1 devir gerçekleşmektedir. Bu da her {[10 nanosaniye] x [1 milyar]}’da (yani her 10 saniyede) 1 milyar çevrim ve her 1 saniyede de 100 milyon çevrim anlamına gelir. Son cümlemizin ikinci kısmına dikkat edecek olursanız, orada aslında 100 MHz’in tanımını yaptığımızı görürsünüz. Sanırız, “SDRAM 100 MHz’lik veriyolu hızlarını destekliyor” ifadesini artık daha anlamlı bulacaksınız. Yani aslında 10 ns’lik SDRAM ve 100 MHz’lik SDRAM derken yaptığımız şey aynı anlamı iki farklı şekilde ifade etmek oluyor.

SDRAM mimarisinin bir parçası olan senkronizasyon ile veriye çok daha hızlı bir biçimde erişilebilmesi, bilgisayar sisteminizin genel performansına direkt olarak olumlu bir şekilde yansır. SDRAM’in, kendisine nazaran daha eski olan hafıza teknolojileri karşısındaki bu üstünlüğü genel sistem performansınız söz konusu olduğunda kritik bir önem taşır. SDRAM, EDO’nun pabucunu dama atmış ve artık günümüz PC’lerin hafıza standardı olmuştur. SDRAM’in “senkronize” mimarisi aynı zamanda, önümüzdeki bir iki yıl içinde görmeye başlayacağımız çok daha yüksek veriyolu hızlarını desteklemeye de elverişlidir. Burada unutulmaması gereken bir nokta, 66 MHz’lik veya daha düşük sistem veriyolu hızlarında çalışan pek çok eski sistemin SDRAM’in hediye ettiği yüksek performans nimetinden tam anlamayla yararlanamayacağı gerçeğidir. Bu arada biz de, SDRAM’in hızına ayak uydurmakta güçlük çeken veriyolları sayesinde, “bir zincir en zayıf halkası kadar sağlamdır” sözünü “bir PC en yavaş veriyolu kadar hızlıdır” şeklinde değiştirebiliyoruz. 100 MHz’lik sistem veriyolu kullanan PC’lerin yaygınlaşmasıyla SDRAM’in eski teknolojileri silip süpürmesi kaçınılmazdır.

SDRAM’ler –genellikle– sadece DIMM modüllerde kullanılır. Bunun haricinde, bazı anakartlar EDO ve SDRAM’lerin birlikte kullanılmasına müsaade etmektedir, ne var ki bu yaygın bir uygulama değildir. Zaten eğer sistemden performansı en küçük zerresine kadar almak istiyorsak, ikide bir SDRAM’leri çelmeleyecek olan EDO’ları bir kenara bırakmalı ve sadece SDRAM’leri kullanmalıyız.

RealAudio    :

Web   Tarayıcılara FM kalitesinde konuşma ve müzik dinlemek için eklenen bir programdır. Bu programı tek başına kullanabileceğiniz gibi Netscape'e de ekleyebilirsiniz. Bu program hakkındaki demolar için Sony Magic Link'i http://gnn.com/gnn/wr/ads/song/ adresinden yada Real Audio'yu http://www.realaudio.com adresinden bulabilirsiniz.

search engines (arama servisleri)  :

Kişileri istedikleri bilgiye veya Web sayfasına ulaştırmayı amaçlayan "Internet tarayıcı" servislerdir. Bu servislerin uzayıp giden bir listesini http://www.rpi.edu/Internet/Guides/decemj/icmc/top.html adresinde bulabilirsiniz

SGML (Standart Generalized Markup Language)  :

Tüm platformlarda aynı olarak görülecek dökümanlar yaratmak için kullanılan ISO standartıdır.

SLIP Serial Line Interface Protocol (Seri Hat Arabirim Protokolü) :

TCP/IP'ye göre modası geçmiş bir iletişim protoklüdür. Protokolün amacı modem aracılığıyla, bir ağ ortamına tıpkı ağda bir kullanıcıymış gibi bağlanmaktır. Bu protokolün yerini fonksiyonları bakımından bir farkı olmayan fakat daha hızlı olan PPP protokolü almıştır.

spider (örümcek)   :

Web tarama servislerinin veritabanlarını büyütmek için bıkmadan, usanmadan yeni Web sayfaları ve onlara ait bağlantıları bulan programlara "örümcek" ismi verilir.

Submit-it (Web servisini tanıtmak)   :

Kendi web sayfalarının reklamını yapmak isteyenler için izlenebilecek en kolay yol, URL adresini gözde tarama servislerine yazdırmaktır. http://www.submit-it.com adresine URL adresinizi verdiğinizde adresiniz 15 ayrı tarama servisine otomatik olarak yollanacaktır. Bunun dışında URL adresinizi yazdırmadan geçmemeniz gereken bazı tarama servisleri şunlardır:

AltaVista - http://www.altavista.digital.com
NCSA-Mosaic - http://www.ncsa.uiuc.edu/SDG/Software/Mosaic/Docs/whats-new.HTML
Ticari siteler indeksi - http://www.directory.net
Excite - http://www.excite.com

syntax checking (doğruluk kontrolü)   :

Yarattığınız onlarca Web sayfasının hepsinin bir arada doğru olarak çalışması veya HTML standartlarına uydurulması zor bir iştir. Bunun için HTML sayfalarınızın doğruluğunu kontrol eden programlar kullanılmaktadır. Bu programlar sizin yerinize, belirttiğiniz tüm Web sayfalarını kontrol ederler. Bu programlardan edinmek için

HTMLCheck'in http://www.halsoft.com/html-tk/
Weblint'in ftp://ftp.khoros.unm.edu/pub/perl/www/
Webber'ın ftp://ftp.onramp.ca/csd/pub/

adreslerine bağlanın.

tag (etiket)      :

HTML'de dökümana biçim vermek için kullanılan etiketlerdir. Kaynak içinde kolayca fark edilirler çünkü her zaman "<" ve ">" işaretleri arasına yazılırlar.

TCP/IP Transmission Control Protocol/Internet Protocol  :

cümlelerinin kısaltılmış halidir. Internet'i oluşturan protokollerdir. Başlangıçta Unix işletim sistemi için tasarlanmış olup günümüzde birçok işletim sistemini desteklemektedir.

Telnet      :

Bir Internet sitesinden diğerine bağlanmak için kullanılan komut ve programdır. Komutu kullanarak bir internet sitesine bağlandığınızda karşınıza sitenin "login:" komut satırı gelecektir. Böylece Internet üzerinde iki makine direkt (ve özel) olarak birbirine bağlanabilir.

transparan GIF'ler    :

Bir çok servis Web sayfalarının güzel görünmesi için grafik arka fonlar kullanıyor. Bu fonun üzerine bir resim yerleştirildiğinde resmin hiç işinize yaramayacak yerleri güzel arka fonunuzun görünmesini engelleyebilir. Bunu önlemek için "transparan GIF"ler kullanılır. GIF dosyasındaki herhangi bir rengi transparan olarak atadığınızda o renk görülmeyecek, onun yerine arka fonunuz görüntülenecektir. Paint Shop Pro'nun 3.12 sürümü bu işi yapabilmektedir.

URL Uniform Resource Locator    :

Web üzerinde ulaştığınız yerin kimliğini belirler. Tam bir URL'nin görünümü aşağıdaki gibidir.

http://info.cern.ch:80/hypertext/WWW/addressing/addressing.html

Bu adres şöyle ayrılır:

http://             &nbs p;   protokol veya veri kaynağı
info.cern.ch          &nbs p; alan ismi (domain name)
:80             &nbs p;   "port" adresi
/hypertext/WWW/addressing/    atlanacak dizin adı
addressing.html          & nbsp; açılacak döküman adı

protokol veya veri kaynağı Bu bölüm veriye ulaşmak için kullanılacak protokolü belirtir. Başlıca protokoller şunlardır:

http://        HTML dosyalara ulaşmak için kullanılır
ftp://        download edilebilir bir dosyayı belirtir.
mailto://    e-mail yollamak için kullanılacak uygulamaya bağlanır
file://        lokal bir dosyayı işaret eder

alan ismi (domain name) Bağlanılmak istenen sunucunun Internet üzerindeki ismidir. Bir alan isminin uzantısı genellikle onun tipini de belirler:

.com    ticari kuruluş
.edu    öğretim
.mil    askeri
.net    servis sağlayıcı
.org    kar amaçlı olmayan organizasyon

"port" adresi
http:// protokolü sadece :80 portunu kullandığından genellikle bu takı kullanılmaz.

atlanacak dizin adı
Web sayfasının sunucu üzerindeki dizinini belirtir.

açılacak döküman adı
Web sayfasının sunucu üzerindeki spesifik dosya adını belirtir. Kullanılmak zorunda değildir.

VDOWave    :

VDOWave hareketli görüntüleri sıkıştırmakta kullanılan ilginç bir yöntemdir. Bu yöntemin en somut örneği VDOLive'dir. Bu aygıt popüler Web tarayıcılara eklenerek eş-zamanlı videoların büyük ölçüde sıkıştırılarak görüntülenebilmesini sağlamıştır. Programın Netscape web tarayıcısı için "içine-ekle"sini ve diğer tarayıcılar için yardımcılarını ftp://www.pcworld.com/pub/win95/internet/plgply32.exe adresinden edinebilirsiniz "VDO Live Video" özelliği barındıran servislere bağlanabilirsiniz.

Veronica     :

Nevada Üniversitesinde geliştirilmiş olan Veronica (Very Easy Rodent Oriented Net-Wide Index to Computerized Archives) binlerce gopher servisindeki her bir menü maddesini içeren devasal bir veritabanıdır. Devamlı güncellenen Veronica veritabanı, bir çok gopher menüsünden bulunabilir.

virtual reality (sanal gerçeklik):

Kullanıcının müdahale edebildiği 3-Boyutlu ortama verilen addır. Sanal gerçeklik sayesinde kişi ilüzyonlarla yaratılmış 3-Boyutlu dünyaya adım atabilir, oradaki nesnelerle iletişim kurabilir. http://www.zd.net.com adresinde bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve bedava programlar bulabilirsiniz.

WebCrawler    :

America OnLine'ın bedeva Internet tarama servisidir. Lycos tarama servisinden küçük olan servis her ay 3.000 yenisi eklenen 60.000 web sitesini tarayabilmektedir. http://www.webcrawler.com adresine bağlanıp WebCrawler'ın yeni kullanıcı arabirimi ile tanışabilirsiniz.

webmaster     :

Bir web sitesinin yönetimini üstlenen kişiye "Webmaster" adı verilir. Webmaster'ın görevi Web sitesininin tasarımını yapmak ve "çarpıcıcığını" korumaktır. Günümüzde bu işi tek bir kişinin yapması çok zordur. Bunun için genelde bir web sitesini birden çok kişi "takım" ruhuyla ayakta tutar.

Bilgisayar Terimleri Kaynak Geocities

A. Bahadyr ÜGE
Epdata Teknik Servis Müdürü
bahadir@epdata.com.tr

|clubmsb| |myphoto| |myfreemail| |myjava| ||my mp3||mygames| |mynews | Bu Bilgiler MysabOnline Içindir!..-__________________________________________________________________________________